19 MART 2024
BIST 100 8.727,61 % 0,11
DOLAR 32,336 % 0,17
EURO 35,148 % -0,10
ALTIN GR. 2.240,72 % -0,13
BRENT 86,630 % 0,25
BTC 64.567,85 % -4,16
Yazı Giriş: 07.03.2022 - 15:57 | Son Güncelleme: 07.03.2022 - 16:52

Yolumuza ışık olan kadınları anıyoruz


Ne iş yaparlarsa yapsınlar, etrafımız onlarca gerçek ve güçlü yanları ortaya çıkmış kadınlarla çevrili.

“Kadın” figürü arkeolojik verilerde, yaklaşık 35 bin yıl öncesinden betimlenmektedir.

Bu betimlerde, kadın bereketle ya da doğumla ilişkilendirilmekte; adeta bin yıllar öncesinde dahi kadın bereketin soyut anlamı olarak görülmektedir.

Kadın, süregelen yıllar içerisinde bu kimliğinde evrimleşmiş, dahil olduğu sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta emek göstererek, bu bereketi çok farklı alanlara aktarmıştır.

Peki hep değer gören görmesi gerken kelime olarak emek nedir?

Emek; Türk Dil Kurumu  tarafindan “insanın  bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği ,  doğal ve toplumsal çerçevesini  hem de kendisini değiştiren çalışma süreci.” olarak tanımlanmıştır.

İfade edilmeli ki emek cinsiyet ayrımı gözetmez.

Kadınların, iş hayatının her kolunda, siyasette ve sosyal hayatta güçlenmesi; topluma, iş hayatına ve çekirdek aileye katkılarını artırabilmesinde birlikteliklerin, platformların önemi ise yadsınamaz düzeydedir. Bilgiye, iletişim kaynaklarına ulaşan, sesini daha geniş kitlelere duyuran kadınlar, daha fazla kadının ekonomik ve sosyal anlamda yüreklendirilmesini mümkün kılmaktadır.

Girişimci olmak isteyen kadınlara, gerekli bilgi, tecrübe, eğitim  
desteği sağlayarak, Türkiye’nin sosyo-ekonomisine artı değer katmayi amaçlayan birçok kurum, iş “emek eden” kadının yanında bulunarak, ekonomik hayatta kadının parlamasının önünü açmaya gayret etmektedir.

Dünyanın değişime dönüşüme ihtiacı varsa onu değiştirmek için atılması gereken ilk adım iyi bir dünyaya evrilmek adına katkı sunmak ve istek uyandırmak olmalıdır.

Tıpkı aşağıda belirteceğim - internet gazetesinden DW den alıntıladığım - bu kadınlar gibi yaşadıkları zaman diliminde gerçekleştirdikleri gayretleriyle bizlere yol açmışlardır.  

Olympe de Gouges (1748 - 1793) Fransız devrimci Olympe de Gouges toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki mücadelenin öncülerinden. 1791 yılında İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nin kadınları dikkate almadığını dile getirerek tepki olarak kaleme aldığı Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirisi'ni yayımladı. Metinde belirtildiği gibi “Kadınlar özgür doğarlar ve erkeklerle eşit haklara sahiptirler.”

Sojourner Truth (1797 - 1883) Sojourner Truth kadın ve kölelerin haklarını birbirine bağlayan ilk siyahi kadın aktivistti. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamış olan Truth, yapmış olduğu kamuya açık konuşmalarda köleliğin kaldırılması ve kadınlara seçme hakkının verilmesini talep ediyordu. Ohio’da 1851 yılında bir kadın hakları toplantısında yapmış olduğu “Ben bir kadın değil miyim?” adlı konuşmasıyla tarihe geçti.

Louise Otto-Peters (1819 - 1895) Louise Otto-Peters Alman kadın hareketinin kurucusu olarak kabul ediliyor. “Kadınların devleti ilgilendiren konulara katılımı bir hak değil aynı zamanda bir görevdir” sözüyle tanınan Louise Otto-Peters Almanya’nın ilk kadın derneği olan ve 1865 yılında kurulan Umumi Alman Kadın Derneği’nin kurucularından.

Hedwig Dohm (1831 - 1919)Hedwig Dohm 1874 yılında “Kadınların bilimsel özgürlüğü” adlı metni yazdı. Kadınlara seçim hakkı ve kadınların üniversite eğitimine sınırsız erişimi talepleriyle Alman kadın hareketinin en radikal öncülerinden. "İnsan haklarının cinsiyeti yoktur” diyerek eşit hak talebini dile getirdi.

Simone de Beauvoir (1908 - 1968)Simone de Beauvoir’un kaleme aldığı “İkinci Cins” adlı kitabı feminist literatürün temel taşlarından. “Kadın doğulmaz, kadın olunur” ifadesiyle özetlediği teziyle kadın olmanın biyolojik değil aksine sosyal bir olgu olduğunu görüşünü savunuyor. 1949 yılında öne sürdüğü teziyle zamanının ötesinde bir kadın.

Okuduğunuz üzere her biri o tarihlerde  değindikleri konularla çığır açmışlar. Halen o dönemde sahip oldukları savundukları konuları konuşuyor olmak da bana akla aykırılık olarak geliyor. Anlaşılan o ki kararlı bir şekilde haklarımızı korumaya ve anlatmaya devam etmeliyiz.

Tüm platformlar, kuruluşlar  artık ekip ruhu, yönetişim, toplumsal cinsiyet eşitliği, adalet, fırsat eşitliği kavramlarının kurum vizyonlarına yerleştirilmesi gerekir. Yarın için bugünden adım atmalıyız çünkü yarın artık bugündür çünkü yarın bugünki adımlarımızla oluşur.  

"Mutluluk, yaşadığın hayat tarzında değil, hayata bakış tarzındadır" cümleciğinde ifade edildiği gibi toplumun bakış açısını bireysel haklarımız için değiştirmeye çalışan femistleri de buradan anmak ve kutlamak istiyorum.

Dünyada kadının olduğu yerde emek vardır. Kadının olduğu yerde bilim vardır, bilgi vardır. Kadının olduğu yerde sanat vardır, spor vardır, sevgi vardır. Kadının olduğu yerde göz nuru vardır, ışık vardır, birlik vardır, yaratıcılık vardır. Çünkü kadın çözümdür, çünkü kadın samimiyettir, çünkü kadın bilgeliktir tıpkı yıllarca Anadolu’da anıldığı gibi.

Değerleriyle üreten, yolumuzu aydınlatan tüm emekçi kadınları hatırlanma günü kapsamında saygı, sevgi ve minnetle anıyorum.


YORUMLAR

Yolumuza ışık olan kadınları anıyoruz
yazısına yorum yapın
2 YORUM

Pınar Turgut Aksoy

Tebrikler 👏🏻👏🏻👏🏻Yine aydınlandım yazınızla🙏🏻Kadınları ve önemlerini hala anlatma ihtiyacı duymak üzücü elbette ancak sizin gibi kadınlar sayesinde herşey değişecek …


TUBA ALTAY

Yureginize emeklerinize saglik Ayferi Hn .Kadin demek hayat demek..Gunumuz de hala bu farkidaligi yaratmak icin caba sarfetmek zorunda kaliyoruz.Sizin gibi önculerin önderligi bizler icin cok degerli.Sonsuz tesekkurler🙏 iyi ki varsiniz.