Toplumsal dönüşümler, Ekonomik dengeler

Pandemi sonrası,  ekonominin aktörleri , iş yapış şekillerindeki değişimlere uyumlanma konusunda farklı zamanlamalarla  hareket etse de,  yeni kitlelere seslenebilmenin önemini kabul etti.   İşveren kısmen de olsa,  birbirine benzemeyenlerin bir arada uyumunun,  başarısının tetikleyicisi olduğunu anlamış bulunmakta.

Bu çağın şirketleri,  fark yaratmak, kar arttırmak, geniş satış ağına ulaşmak, hizmet ve üretim noktasında  nitelik kazanmak  gibi önceden belirlediği   amaçlarına ulaşmak için yenilikçi yollarla ilerlemeyi önemsiyor.

Kurum ve kuruluşların  önderlerinin,  salgın dönemi ve sonrasında küçük, orta büyük ölçekli işletmelerini ayakta tutmaya çalışırken  gündem ve güncelin takipçisi olması gerekmekte. Dayanıklılık, ekip ruhu, yönetişim, toplumsal cinsiyet eşitliği, adalet, fırsat eşitliği kavramlarının       kurum vizyonlarına yerleştirilmesi gerekir.   

Küresel dünyanın parçası olmayı düşleyen yatırımcı, önemli bir konuya da dikkat etmelidir. İşletmeler sadece finansal tablolarla yönetilemez, o tabloların olumlu gelişmesini, sürdürülebilir kılınmasını sağlayan yapılanmanın felsefesidir.

İş dünyası için çeşitli araştırmalar yapan yazar Evrim Kuran, konuk olduğu             şahane programda, katılımcılarla bazı verileri paylaştı.                                                                     Mesela ;  Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksinde ülkemiz 156 Dünya Ekonomik Forumu  üye ülkesi içerisinde  genel sıralamasında,  maalesef 133. sırada bulunuyor.  Kadınların ekonomiye katılımı ve fırsat eşitliğinde 140. sırada,   eğitimsel kazanımlarda                101. sırada, parlementer, bürokrat, yönetici oranlarında 114. sırada yer alıyor.  Burada yer alan sonuçların hakkaniyet eksikliğinin altını çiziyor. Evet, hak ve adalete uygunluk, doğruluk anlamına gelen hakkaniyet toplumsal cinsiyet eşitliğinde özellikle peşine düşülmesi gereken bir mefhumdur.

Yine Eniversum  2021 olarak  Türkiye’nin en çekici işverenleri araştırması anket sonuçlarında maalesef hala genç kadın öğrencilerin ilk tercihi eğitim sektörü iken genç erkek öğrenciler yazılım ve teknoloji istiyor. Eğitim elbette değeri kuşku götürmez bir sektör. Ancak burada sosyal koşullarını önceliklendiren, kariyer planını geriye atan rolün kurbanı bakış açısını görüyoruz. Benim kuşağım da var olan ve  normal karşılanan bakış açısının bu dönemde de görülmesi beni son derece üzdü ve şaşırttı   

Evrim Kuran devam ediyor,  iş hayatında maaş tutarı beklentisi sorusuna ise genç kadınlar, genç   erkeklere göre çok daha düşük ücret talebinde  bulunuyor. Bu çağda hala emeğinden şüpheli genç kadınların olması düşündürücü.

Kadınların, cinsiyet ayırt etmeksizin yetkinliklerinin hakkını doğru ifade etmesi gerekiyor. Emekçi kadınların hakkaniyetli ve eşit haklara sahip olabilmesi adına yapılan çalışmalarda  değerini fark etmesi bunun için çabalaması gerekiyor ki  toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilinçlendirme hareketleri  sonuç versin. Elbette kalkınma toptan ve birlikte olur, toplumun yarısını bu mücadelenin dışında bırakarak değil.  

Yine diğer önemli bir uzman görüşünden bahsetmek istiyorum. Güncel hayatın içerisinde, neden sonuç ilişkilerini son derece iyi izah eden psikolog Prof.Dr. Acar Baltaş’ın ,  iş dünyasına hazırlanan gençlere sunduğu   bilgiler oldukça dikkat çekiciydi.

Aktarımlarından anladıklarımı ifade etmem gerekirse, öncelikle salgından dolayı yaşanan bu krizle baş edebilirseniz gelecekteki  özel ve tüzel başarılarınızın tohumlarını ekmiş olacaksınız. Psikolojik dayanıklılık  gibi bizim olaylar karşısında baş etme gücümüz yaşanılacak olumsuzluklarla da gelişir. Maalesef  sorumluluklarını üzerlerine almakta zorlanan,  sıradan işleri yapmakta güçlük çeken kişiler olarak iş  hayatlarında da  başarı sergileyemiyorlar. Psikolojik bağışıklık sisteminiz aslında   hayatın içerisinde gelişir ve aldığınız en havalı diplomalarla da  çözülmez. İleride hayata tutunabilen küresel yapıların önderleri olmak sağlıklı zihinlere sahip olmak için yetkinliklerinizi geliştirin. Ve yaşam yetkinliğiniz  aslında sizin öz yeterliliğinizdir.  

Sakın özgüvenle karıştırmayın, Amerika’nın kendi kültüründe kullandığı hatta evrensel değer gibi sunduğu özgüven nosyonu büyük bir yanılgıdır. Prof. Dr. Acar Baltaş aşırı özgüvenin sosyopatlarda ve narsistlerde bulunduğundan da bahsetti. . Maalesef zaman zaman çevremizde, toplumu, şirketinizi, kurumunuzu,  sorunlara boğan liyakatsiz ve kişisel kimliğini tamamlayamayan bu gibi bireylere rastlayabiliyoruz. 

Bizler, kendi yetişkin sorunlarıyla baş edemediği için,  ülkeden kaçarak yurt dışında bunu çözebileceği yanılgısına  kapılan, gençlerimizin sorunlarının parçası değil çözümlerinin kaynağı olmalıyız. Toplumun ihtiyaçlarına duyarlı, daha güçlü bir gelecek kurabilecek bireyler , çocuklarına eşit davranarak onları cesaretlendiren yol göstericiler olmalıyız. 

Yaşadığımız toplumda imkanları hakça eşit şekilde paylaşmamız sağlıklı sürdürülebilir gelişmiş bir geleceğin anahtarıdır. Ekonomi dünyasında her düzeyde kadın çalışanın hak ettiği oranlarda yer alması  sadece etik açıdan değil iş sonuç performansı açısından da değerlidir. İşverenlerin, çeşitlilikten kaynaklı renkli, fark yaratan iş kültürünü destekleyerek, kazanacağı inovatif fikirlerin sürdürülebilir kalkınma amaçlarına olduğu kadar,  kar marjına da  katkı sunduğu belirlenmiştir.

İş yerleri yaşayan organizmalardır,  içerisindeki insan kıymetiyle kurumsal kültürü şekil alır. Sağlıklı toplumsal dönüşümler, sağlıklı ekonomik dengeler ancak bilgi, işbirliği, birikim, hakkaniyet ve eşitlik kavramlarının kurumsal yapılar içerisinde yaşanır olmasıyla sağlanacaktır.