Sürdürülebilirliğin yolu suyun geri kazanımından geçiyor

Temiz su kaynaklarının yüzde 72’sinin tarımsal üretimde, geri kalan kısmın ise sanayide ve içme suyu kullanımında tüketildiğini hatırlatan ARC Su Enerji Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Alkan Canbay, sürdürülebilirliği sağlamak ve iklim değişikliğini önleyebilmenin yolunun suyun geri kazanımından geçtiğini söyledi.

Sürdürülebilirliğin yolu suyun geri kazanımından geçiyor
Yayınlama: 29.04.2024
A+
A-

ZİYA İPEK- ÖZEL HABER 

Çukurova Üniversitesi İ. Akif Kansu Toplantı Salonu’nda “Sürdürülebilirlik Zirvesi” gerçekleştirildi. Zirveye Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, Çukurova Üniversitesi İİBF İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Deniz Zeren, Haberci ve Belgesel Yapımcısı Coşkun Aral ile ARC Su Enerji Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Alkan Canbay konuşmacı olarak katıldı. Alkan Canbay, burada yaptığı konuşmada, iklim değişikliğinin su kaynaklarını etkilediğine dikkat çekerek, ülkemizde en fazla özen gösterilmesi gereken konunun suyun geri kazanılması yönündeki çalışmalar olması gerektiğini kaydetti.

“Yumurtalık ve Karataş’ta yeraltı suyu azalıyor”

Günümüzde iklim, sürdürülebilirlik, karbon ayak izi ve su ayak izi konularının her zamankinden daha fazla öne çıktığını aktaran Alkan Canbay, tarım topraklarına sahip bölgelerin ihtiyacı olan üretimi gerçekleştirmesinin tek yolunun sudan geçtiğini anlattı. Alkan Canbay, Adana’nın sıcak bir bölge olduğunu ve çeşitli tarımsal ürünler üretme potansiyeli olduğunu ancak sulama yöntemlerinden dolayı Yumurtalık bölgesi ve Karataş bölgesinde yeraltı su kaynaklarının hızla tükendiğini vurguladı. Alkan Canbay, “Kuyu derinlikleri 200-300 metreye kadar iniyor. Daha önce 50 metrede temiz su alıyorken şimdi 50 metrede tuzlu su olması demek. Bunun anlamı, deniz suyunun tuzu, temiz su kaynaklarımızı, yeraltı rezervlerimizi kirlettiği anlamına geliyor. Bu süreç bu şekilde devam ederse şayet o bölgelerde artık tarım olmayacak, o bölgelerde limon, portakal ve buğday yetişmeyecek demektir.” dedi. Canbay, insanlığın yaşamını sürdürebilmesi için yeraltındaki su rezervlerinin salma sulama denilen yöntemlerle tarımda kullanılmaya devam etmesi durumunda, bunun tüketim amaçlı kullanılan sularda azalmaya yol açarak çeşitli sorunları beraberinde getireceğine vurgu yaptı.

Dönüşüm gerekiyor, AB pazarını kaybedebiliriz uyarısı

Avrupa Yeşil Mutabakatında Avrupa Birliği’nin 2030 yılına yönelik öngördüğü sera gazı emisyonlarında azaltım yapılması yönündeki hedefe yönelik Türkiye’nin birçok endüstri, buna enerji santralleri, tekstil sektörü, demir-çelik ve gıda sektörü dahil olmak üzere büyük bir dönüşüm sağlaması gerektiğini hatırlatan Alkan Canbay, yoksa bu sektörlerin en büyük pazar olan Avrupa’yı kaybedebilecekleri uyarısında bulundu.

Alkan Canbay, suyun geri kazanımı ile ilgili çalışmaları mutlaka gönüllülük esasıyla yapmak gerektiğini, sadece yapıyor olmak için yapmanın en tehlikeli sonuçları doğuracağını dile getirdi. Canbay, “Ülkemizde bu durum henüz algılanmış veya anlaşılmış değil. Suyun nasıl kullanılacağı veya nasıl geri dönüştürüleceği konusunda bilgi ve bilinç oluşmuş değil. Kamu binaları, üniversiteler, normal binaların gri suyu tamamen dönüştürmesi gerekiyor ve yeniden kullanım sağlanması gerekiyor. Yağmur sularının bir an önce toplaması gerekiyor. Bu durum daha sonra yeni krizlere yol açacaktır. Türkiye, günlük iki milyar nüfusa yetecek düzeyde atık tüketiyor. Dünyanın yaşanabilir bulunabilmesi için su kaynaklarına ve kullanımına biraz daha dikkat etmemiz gerekiyor. Bir kot pantolonunun üretimi için 15 ton civarında su harcanıyor. Bunu düşündüğünüzde eski pantolonları atmasak daha iyi olur diye düşünebilirsiniz. İklim değişikliğinin önüne geçebilmek için başlangıç noktasının su olduğu bu açıdan tüketimin dengelenmesi ve su döngüsünün tamamlanabilmesi için suyu kaybetmeden kullanmak gerektiği kanaatindeyim.”

“Su ile ilgili geleceğe dair kaygı duymamanız imkânsız”

Yönetim Kurulu Başkanı olduğu ARC’nin bütün toplam su yönetimi yaptığını, su teknolojilerinin gereksinimi olan deniz suyu arıtımından başlayıp atık suyun arıtılmasına ve atık suyun geri kazanılmasına kadar bir gıdanın ihtiyacı olan süreci yönettiklerini kaydeden Alkan Canbay, “Bu süreçleri yönetirken görüp yaşadıklarımızla geleceğe dair kaygı duymamamız imkânsız. Bizim yerimizde olsanız önümüzdeki yıl suyumuz kalmayacak diye bile düşünebilirsiniz.” dedi.

“Gelecek nesillerin haklarını ellerinden almayacağız”

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Sürdürülebilirlik” kavramının ilk defa 1980’lerde Norveç’in eski bir başbakanı tarafından, “Bugünkü ihtiyaçlarımızı karşılayacağız, ancak bunu yaparken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama haklarını ellerinden almayacağız” olarak tanımladığını anımsatarak, “Peki bu ne anlama geliyor? Her ne tüketirsek tüketelim, gayet güzel, helal olsun ama benim çocuklarımın ya da torunlarımın gelecekteki hayatından bir şeyler çalınıyorsa o yanlış yapıyoruz.” dedi. Kurnaz, sürdürülebilirlik için kaynakların verimli, ihtiyaçların büyük dikkatle kullanılmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

 “Sürdürülebilirliği firmalar artık bir kenara koyamıyor”

Birçok firmanın artık sürdürülebilirliği bir kenara koyamadığını anlatan Çukurova Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Deniz Zeren ise bu konuda uyumlu faaliyetler göstermeyen firmaların pazarlara girme şansının da zayıfladığına dikkat çekti. Zeren, sürdürülebilir bir işletme olmak için çalışanların da refahını gözetmek gerektiğini, Z kuşağının da bu konuda oldukça bilinçli olduğunu ve yüzde 70’inin sürdürülebilir bir amacı olan işletmelerde çalışmak istediklerini aktardı.

 “İsraf korkunç boyutlara ulaştı”

Haberci ve Belgesel Yapımcısı Coşkun Aral ise israfın bugün korkunç boyutlara ulaştığını, aç gözlülüğe sınır konulamadığını, eğitim politikaları ile bu konuda adımlar atılabileceğini bildirdi. Dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşadıkları ile sürdürülebilirliğe örnekler veren Aral, temiz su kaynaklarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu, dünyanın değişik coğrafyalarında temiz su kaynaklarına ulaşımın ne kadar hayati olduğunu anlattı. Soru cevap bölümü ile devam eden panel, katılımcılara plaket töreni ele sona erdi.

 

Kaynak: HABER MERKEZİ

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.