İş birliğine verdiğimiz önem üzerine…

“Birlikten kuvvet doğar.”, “Bir elin nesi var, iki elin sesi var.”, “Nerede birlik, orada dirlik.” vs. vs. Birlikte hareket etme konusunda ne kadar çok atasözümüz var değil mi? Keşke bunlar sadece sözde kalmasa.  Zira, sözde kalınca ne ses çıkıyor ne kuvvet doğuyor ne de dirlik oluyor. Yerimizde sayıyoruz. Oysa ne çok hedefler koyuyor ne çok açılımlar yapmaya gayret gösteriyoruz.

Yayınlama: 07.05.2024
A+
A-

“Birlikten kuvvet doğar.”, “Bir elin nesi var, iki elin sesi var.”, “Nerede birlik, orada dirlik.” vs. vs. Birlikte hareket etme konusunda ne kadar çok atasözümüz var değil mi? Keşke bunlar sadece sözde kalmasa.  Zira, sözde kalınca ne ses çıkıyor ne kuvvet doğuyor ne de dirlik oluyor. Yerimizde sayıyoruz. Oysa ne çok hedefler koyuyor ne çok açılımlar yapmaya gayret gösteriyoruz.

Yurtdışında fuarlara katılıyoruz; firmalar birbirinin yerini kıskanıyor, yerini beğenmiyor, aynı sektörden diğer firmayı yanında istemiyor. Sektörel Ticaret Heyetleri yapıyoruz, aynı alanda faaliyet gösteren firmalar heyette yer aldığı için heyete katılmak istenmiyor. Gerekçe olarak ise karşımıza sürülen; ürünlerimi görürler, müşterilerimi görürler kaygısı. Oysa, firmalarımızın ürünlerini görmek için heyete katılmaya gerek olmadığı gibi bu heyetler yeni müşteriler bulunması amacıyla yapılıyor, yani kimsenin müşterileri değiller henüz. Firmalarımız dünya ile rekabete girmekten ziyade, birbirlerinin fiyatlarını kırma rekabetine galiba daha fazla önem veriyorlar. Oysa, bu fiyat kırma rekabeti uluslararası alanda Türk ürünlerinin genel fiyat düzeyine olan algıyı oluşturuyor ve sonucunda fiyat kıran firmaların da aleyhine bir durumu ortaya çıkarıyor.

Yurtdışında görev yapan meslektaşlarım bilirler, Türk iş adamlarının hep birden fazla sivil toplum kuruluşu örgütlenmeleri olur, oysa başka hiçbir ülke iş adamları topluluğu bu şekilde hareket etmiyor, çünkü gayet iyi biliyorlar ki, bir arada dururlarsa o ülkede o kadar güçlü olur ve sorunlarını o kadar rahat dile getirip çözüm alırlar. Bölünmüşlüğün kimseye faydasının olmadığını bilirler. Bu konu gündeme dahi gelmez, akılarına böyle bir kavram yerleşmez. Bizde durum ne yazık ki farklı, son derece kişisel sebeplerle ayrışmalar oluyor. Ya ilgili STK içerisinde birisine kızılıyor ya da seçim yapıldığında seçimi kaybettik, başka bir STK kuralım hevesi ortaya çıkıyor veya buna benzer konular. İlk başta neden STK kurma ihtiyacı duyulduğu göz ardı edilerek hareket ediliyor.  STK kurmanın ana amacı olan bir araya gelip bir güç oluşturalım ve ihtiyaçlarımızı ilgili mercilere bu şekilde iletelim saiki unutuluyor galiba. Bölününce de bulunulan ülkede zayıf kalınıyor.

Uzakdoğu ülkelerinin gelişimleri hep uyumlu bir şekilde, birlikte hareket etmeleri temeline dayanır, hiçbir kesim diğerini aşağı çekecek davranışta bulunmaz. Bu sinerji, bu ahenk o kadar önemlidir ki uzak doğulu küresel çapta firmalar bu sinerjiden doğmuştur. Zira, onlar bir firmanın yükselişinin kendilerine de fayda sağlayacağını bilirler. Bu sayede ülke imajına da büyük katkı sağlarlar. Uluslararası alanda ürün kalitesi marka olmuş ülkelerde bu sinerjinin izleri görülür. Bu ülkeler de bu duruma tarihsel olarak aldıkları derslerle geldiler. Başta Japonya’nın, tüm kesimleri iş birliğine yönlendirmesi, elde ettiği başarının diğer uzak doğu ülkelerine örnek olması ve bu ülkelerin de iş birliğine girmeleri sonucunu doğurdu. Bu sayede, bir dönem kendilerinden çok ileri gitmiş, kendilerini aşağılayan Batı ülkeleri ile bu şekilde eşit hale gelmiş, hatta birçoğunu geçme başarısını göstermişlerdir. Her ne kadar Japonya’nın bir dönem aşırılaşma nedeniyle ortaya çıkan ihtirasları baştaki iş birliğini gölgelemişse de savaşın ortaya çıkardığı büyük olumsuzluk ne yazık ki büyük bir yıkımla öğrenilmek durumunda kalınmış ve ardından ekonomik toparlanma çağı başlamıştır. Söz konusu toparlanma hedeflerin doğru belirlenmesi ve bu hedefe ilerlemedeki iş birliği sayesinde olmuştur. 

Yurtdışı fuarlar ihracatçılarımız açısından önemli platformlardır. Söz konusu platformlarda sadece stantlarında müşteri beklemek kadar “networking” denen etkinliklere katılım da çok önemlidir. Söz konusu etkinliklerde, son derece önemli bilgilerin alınabileceği gibi yeni müşterilerle tanışmak için de önemli bir fırsat ortaya çıkar. Yine sektörle alakalı verilen seminer ve konferanslara katılım da kendini geliştirmek, sektörün küresel manada nereye evrildiğini anlamak ve buna göre kendini geliştirmek açısından önem arz eder. Sadece fuarı ziyaret edenler değil katılımcıların birbirleriyle temasları dahi son derece önemli deneyim aktarımlarıdır.

Aynı şekilde Ticaret Heyetleri de gerek vizyon geliştirme gerek uluslararası pazarlarda talep edilen ürünleri ve pazarı anlama açısından büyük önem arz etmektedir. İlk başta katılım bedelleri yüksek görünse de bu bedellerin karşılığının kısa bir süre sonra kat be kat alınacağı da bilinmektedir. Ama hiçbir heyet, hiçbir fuar katılımında bir defada başarı elde etmek olası değildir. Başarı için süreklilik gerekir. Hedefinize kilitlenmeli ve sabırlı olmalısınız.

Yaptığımız seyahatlerde yurtdışındaki pazarlara yerleşmiş ve başarı elde etmiş firmalarımızın ortak noktası; başarıya ulaşmak için 5-10 sene arasında zaman geçmesi, bu zamanda birçok sorunlarla baş edebilmiş olmaları ve kararlarından 1-2 senede dönmemeleri olmuştur. 1-2 senede bir işin başarıya dönmesi çok zor bir ihtimaldir. Başarı kazanmış bu firmalarımızın bir diğer özelliği ise bulundukları ülkede tüm pazarın taleplerini kendilerinin karşılayamayacağı bilinciyle hareket etmeleri ve aynı sektörde yeni gelenler ile tecrübelerini paylaşmakta açık olmalarıdır.

İhracatçılarımızın birbirlerine güvenerek, birbirlerinden pazar çalma gayretine girmeden işbirliği içerisinde hareket etmeleri ve dünyanın koca bir pazar olduğu bilinciyle hareket etmeleriyle sesimiz gür bir şekilde çıkacaktır. İhtiraslarımız hedeflerimizin önüne geçmemelidir. Hedefe varmak da gerçek anlamda iş birliğini gerektirir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.