29 MART 2024
BIST 100 9.089,45 % 0,10
DOLAR 32,368 % 0,16
EURO 34,950 % -0,33
ALTIN GR. 2.325,67 % 0,23
BRENT 87,260 % 0,43
BTC 69.869,92 % -1,18
Haber Giriş: 27.05.2023 - 09:31 | Son Güncelleme: 27.05.2023 - 09:41

Ordu ve Kastamonu açıklarında yoğun sondajlarımız var

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batı Karadeniz'deki aramalarımızı Orta ve Doğu Karadeniz'e de kaydırmış olduk. Özellikle Ordu ve Kastamonu açıklarında yoğun sondajlarımız var." dedi.

Ordu ve Kastamonu açıklarında yoğun sondajlarımız var

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batı Karadeniz'deki aramalarımızı Orta ve Doğu Karadeniz'e de kaydırmış olduk. Özellikle Ordu ve Kastamonu açıklarında yoğun sondajlarımız var." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gündem Özel" ortak canlı yayınında Banu El ve Okan Müderrisoğlu'nun sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bugün yine çok yoğun olduğu belirtilerek, hal ve hatırı sorulan Erdoğan, gayet iyi olduğunu, Esenler'de bugün muhteşem bir miting gerçekleştiğini, gerek alana gelirken gerek çıkışta, o coşkunun insanın bütün yorgunluğunu aldığını söyledi.

Miting öncesinde kadınlarla İstanbul Kongre Merkezi'nde çok güzel bir program yaptıklarını, salonun tamamen dolu olduğunu anlatan Erdoğan, seçim öncesine kadar kadınlarla bu kadar geniş çaplı bir toplantı yapmadıklarını, bugünkü toplantıya yaklaşık 3 bini aşkın kadının katıldığını, kadınların coşkularıyla bu seçime ağırlıklarını koyacaklarını da gösterdiklerini dile getirdi.

 İkinci tur kesinleşince hep "rehavet" vurgusu yaptığı anımsatılarak, rehavet görüp görmediği, meydanların ve bu tarz buluşmaların kendisine hangi mesajı verdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, meydanlar ya da bugünkü İstanbul Kongre Merkezi'ndeki toplantı olsun, bir rehavetin olmadığını, tam aksine şu anda tabanın bu işe asıldığını ve seçime çok kararlı olduklarını gördüğünü ifade etti.

Erdoğan, "İkinci turla ilgili olarak da gerek hanımların gerek bugün Esenler meydan mitinginde yaklaşık 150 bine yakın insan vardı yollardakiyle beraber, bu tabii bir şeyi gösteriyor; 'Biz hazırız ve bu işi kesinlikle bırakmayacağız.' Bunu gördüm. Yarın da aynı açık hava toplantısını Beykoz'da yapacağız. Ben Beykoz'da da doğrusu böyle bir coşkunun, böyle bir heyecanın olacağına inanıyorum." değerlendirmesini yaptı.

Seçmen kitlesinin ne istediği, neyi amaçladığı, farkın daha da açılmasını mı istedikleri sorulan Erdoğan, "21 yıldır gördükleri, tanıdıkları, bildikleri, eser ve hizmetleriyle tanıdıkları bir Başkan var. Öbür tarafta Sayın Kılıçdaroğlu'nun böyle eser, hizmet, bu tür şeyleri filan söz konusu değil. Referansı yok. Ama Erdoğan'ın bir referansı var. Bu referansı dolayısıyla oylama durumunda olacak benim halkım. Ziya Paşa'nın sözünü her zaman söylüyorum, gene söyleyeceğim, eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri." yanıtını verdi.

"Kendine 'Demokrat dede' dedirtmekle demokrat olunmuyor"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs seçimleri öncesinde Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'nin bir siyasi lince maruz kalarak adaylıktan çekildiği, ardından ATA İttifakı cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan'ın ikinci turda Cumhur İttifakı'na destek vereceğini açıklayınca benzeri bir tabloyla karşılaştığı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in de altılı masadan kalktığında siyasi lince tabi tutulduğu ve geri dönmek zorunda kaldığı belirtilerek, muhalefetin "Ya benimsin ya da değilsin." şeklindeki anlayışını nasıl yorumladığı sorusuna şu yanıtı verdi:

"Bir defa kendinden olmayana tahammül göstermeyen Kılıçdaroğlu'nun linç kampanyaları artık rutinleşti. Yeni bir şey değil bunlar. Başından itibaren bunlara hep şahit oluyoruz. Bu, Kılıçdaroğlu'nun demokrasiden ne anladığını da gösteriyor. Kişilerin kararlarına, tercihlerine saygısı olmayanların ki bunu CHP her zaman yapıyor, ilk başvurdukları yöntem linç kampanyasıdır. Bunu 14 Mayıs'tan sonra depremzedelerimiz için de yaptılar. Depremzedelerimize gerçekten çok çok insani olmayan saldırılar yapıldı. Kendilerine oy vermedi diye vatandaşlarımıza etmedikleri hakaret kalmadı. Oysa iyiliğin karşılığını bekleyen tefecidir. Nasıl elle kalp yapmakla kalpler kazanılmıyorsa, gönüller inşa edilmiyorsa, kendine 'Demokrat dede.' dedirtmekle de demokrat olunmuyor. Kendinden olmayana adeta yaşam hakkı tanımayan bir zihniyete sahipler. Allah bu zihniyete fırsat vermesin."

Bugün Muharrem İnce ile ilgili bir haberin gündeme geldiği aktarılarak, İnce'nin annesi rahatsızlandığında kendisinin onu arayıp bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sorduğu, Kılıçdaroğlu'nun ise ertesi gün Tandoğan mitingine katılması için İnce'yi aradığı dile getirilip değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Sayın İnce'yi adaylıktan çekilmesi sonrasında aramıştım ilk. Bunu daha önce zaten açıklamıştım. Adaylıktan çekilmesine üzüldüğümü de ifade ettim. Çünkü 4'lü bu yarışa girdik, keşke böyle devam etseydik. Hem de bu arada hastalanan validesi için geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Daha sonra Sayın İnce'nin rahatsızlandığını duydum. Yine ben kendisini aradım, geçmiş olsun dileklerimi yine ilettim. Birincide olduğu gibi 'Bize düşen herhangi bir şey varsa elimizden geleni yapalım.' dedik. 'Zaten ben de şimdi hastaneden çıktım. Evde istirahatteyim.' dedi. Biz de tabii insani görevimiz olarak Allah'tan şifalar diledik."

"Milleti kandırmaya çalışarak siyaset yapılmaz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın Millet İttifakı'na desteğini açıkladığı gün, Twitter hesabından İçişleri Bakanı olacağını ima ettiği paylaşımı ile HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın "Ümit Özdağ ile protokol imzalamış olabilirler. Bizim için esas olan Kılıçdaroğlu'nun bize vermiş olduğu sözlerdir." açıklamasına yönelik değerlendirmelerinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:

"Bunlar, Kılıçdaroğlu'nun başından beri ilkesiz siyaset yaptığının bir yerde resmidir. Siyaseti hizmet yarışına değil adeta kusura bakmayın, at pazarlığına çevirdiler. Ortada böyle bir durum var. Oy oranına bakmadan siyasi parti tabelası olan herkes CHP'den ya bir bakanlık ya da cumhurbaşkanı yardımcılığı kopardı. Toplam oyu yüzde 1'i bile bulmayan partiler, düşünün 40'a yakın vekil kopardı. Bunun bir orantılamasını alsak sormazlar mı adama, 'Ey CHP, peki sana şimdi ne kalıyor?' Sen hem 'Hesap uzmanıyım.' diyorsun. 'Hesap uzmanıyım.' diyen sen 40'ını bu ufak partilere verdikten sonra, sana ne kalıyor? Ama bizim böyle bir siyaset anlayışımız yok. Çünkü böyle bir siyaset olmaz. Milleti kandırmaya çalışarak siyaset yapılmaz. Milletim, millete karşı oynadıkları oyunlar, yaptıkları pazarlıkları biliyor, görüyor ve sandıkta da bunlara gereken cevabı benim milletim muhakkak verecek.

Kılıçdaroğlu birbirine bu kadar zıt, birbirine bu kadar benzemez bir şüreka ile işin içinden nasıl çıkacak, doğrusu ben de merak ediyorum. Çıkılmaz. Kaldı ki burada çok enteresan bir şey var. PKK uzantısı Yeşil Sol Parti'nin bir milletvekili Kılıçdaroğlu'nun HDP ile bir mutabakat yaptığını açıkladı. O mutabakatta neler olduğunu HDP'lilerin açıklamalarından anlıyoruz zaten. 'Teröristbaşını ve Demirtaş'ı hapisten çıkarma.' Şimdi bu Selo, Diyarbakır'da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bir teröristtir. Şu anda cezasını çekiyor. Kılıçdaroğlu ne diyor? 'Eğer onu çıkarmak istiyorsanız, oyunuzu bana vereceksiniz.' diyor. Böyle bir siyaset olabilir mi? Böyle bir hukuk olur mu? Hani sen 'Hak, hukuk, adalet.' diyordun. İstanbul'a böyle yürümüştün. Nerede kaldı hak, nerede kaldı hukuk, nerede kaldı adalet? Terörle mücadele operasyonlarını durdurmaktan bahsediyorsun. Nasıl oluyor bu terörle mücadeledeki operasyonlar veya onlara karşı durma? Öbür taraftan kalkıyorsun 'özerk yönetim ilan etme'. Bunlar zaten HDP'lilerin talepleri, bunları biliyoruz. 'Sen bunlarla ne mutabakatına vardın Kılıçdaroğlu, bunu açıkla?' diye sorarlar. Bütün bunlarla beraber CHP Genel Başkanı bunlara niye cevap vermiyor. Ver cevabını."

Sunucu Müderrisoğlu'nun "HDP'nin desteğini tabii ciddi bir şekilde birinci turda belki aldığı için de bu cevap çok net bir şekilde..." yorumu üzerine Erdoğan, "Aldın ama şimdi ikinci turda neyin desteğini alacaksın? Bu da var. Onu şimdi pazar günü göreceğiz. Bir de burada bu hani Yeşil Sol vesaire, bunlar da garip garip oluşumlar. Bütün mesele şimdi sandıkta her yönüyle inşallah ikinci turda belli olacak." dedi.

"Eğer yalanın dersini almak istiyorsan bay bay Kemal'e git"

Müderrisoğlu'nun "Gerek birinci turda gerek ikinci turda hem HDP-Yeşil Sol Parti kimliği hem de Kandil açık bir şekilde Sayın Kılıçdaroğlu'ndan yana tavır sergilediklerini yüksek sesle ifade ettiler. Bunu Kandil'deki terör baronları bugün de ifade etmeye devam ediyorlar." ifadelerinin ardından, buna yönelik hazırlanan video izlenildi.

Video sona erdiğinde, bu görüntülerin kendisine neler hissettirdiği ve Kılıçdaroğlu'nun "milliyetçilik" söyleminin ikinci turda tutup tutmayacağı sorularını Erdoğan, şöyle yanıtladı:

"Zaten milletim benim bu yapay milliyetçilikle ilgili, teröre yaklaşım noktasında veya onlarla işbirliği noktasında öyle zannediyorum ki kararını verdi. Ama biz yine de 'Et-tekrarü ahsen velev kane yüz seksen.' diyeceğiz. Tekrarda fayda var. Çünkü bu adamların söylediklerine inanılmıyor. Bunlar çünkü yalanı böyle kabak çekirdeği gibi yiyorlar. Çok rahat yalan söylüyorlar. Çünkü bay bay Kemal bir defa yalanın piri, yalancının piri. Eğer yalanın dersini almak istiyorsan bay bay Kemal'e git. İki hafta öncesine kadar 'Helalleşme.' diyordu. Şimdi önüne gelene nefret kusuyor. Depremzedeler de buna dahil. Aynı şekilde insanın siyasette ilkesi olmayınca sonuç hep böyle olur. Düne kadar 'Sosyal demokratız.' diyorlardı. Bugün Nazileri mumla aratacak dil kullanıyorlar. Bu kadar ileri gittiler. Bölücü örgütün uzantılarıyla olan işbirliklerini de bu arada rahatlıkla devam ettiriyorlar. 'Ne şiş yansın ne kebap.' politikasıdır bunun adı.

Dağdaki teröristlerin Kandil'den çektikleri destek videolarına karşı bir kere bile 'Bizim size ihtiyacımız yok.' dediler mi? Hayır. Aynen devam ediyorlar. Mitinglerinde, Van'da mesela 'Kana kan, intikam, intikam.' diye sloganlar atanlarla yan yana gelmekten utandılar mı? Hayır. Şimdi çıkmış milletin gözünü boyamaya çalışıyor ve yapay bir milliyetçilik. Sadece o değil, yanındakiler de teröristlerle anılmaktan imtina etmiyorlar. Şu an CHP'nin İstanbul İl Başkanlığını yapan kişinin terörist seviciliğini ortaya koyduğu açıklamaları herhalde görmüşsünüzdür. PKK'nın kurucularından birinin öldürülmüş olmasına 'Yanlış.' diyor. Bu kişi daha önce de öldürülen terörist için 'İnsanlık kaybetti.' demişti. Kılıçdaroğlu kendisine terörist desteğini yanına alırken CHP yönetimine de terörist sevicileri doldurmuş durumda. CHP'ye gönül vermiş vatandaşlarım bunları çok iyi görüp, kararını vermeli diye düşünüyorum."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na terör örgütünün desteğini ortaya koyarken, PKK ile Kürt vatandaşları kesinlikle ayrı tuttuklarının altını çizen Erdoğan, "Yani Kürt kardeşlerimiz bir tarafa ama PKK bir tarafa. Kürt kardeşlerimiz, 80 milyonluk büyük Türkiye ailesinin önemli bir parçasıdır. Onları biz onlarla beraber haşredemeyiz." diye konuştu.

"İnşallah bundan sonra da Kürt kardeşlerimizle yol yürümeye devam edeceğiz"

Bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığını yaptığı CHP zihniyetinin yasaklarla, baskılarla Kürtler'e yaşattığı acılara, zulümlere kendilerinin son verdiğini kaydeden Erdoğan, "Onların dillerinden, kimliklerinden dolayı yaşadıkları sorunları çözüme kavuşturan biz olduk. İnşallah bundan sonra da Kürt kardeşlerimizle yol yürümeye devam edeceğiz." dedi.

Erdoğan, şu an çatısı altında bulundukları Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nin özellikle çözüm sürecinde çok şeylere tanık olduğunu belirterek, "Biz bu konuda neler yaptık? Neleri çözmeye çalıştık? Burada onların akillerle beraber çok tartışmalarını yaptık." değerlendirmesinde bulundu.

"Bir tarafta İYİ Parti, Gelecek, Deva, Saadet, Demokrat Parti. Sonra CHP çatısı altında birbirine yakınlaşan uçtaki Zafer Partisi'yle bu taraftaki Yeşil Sol Parti, HDP. Hepsi sadece size karşı bir araya gelmiş oluyorlar. Yani bu sizin herhalde liderliğinizin ve bunun üstesinden gelmenin başka çaresi olmadığının göstergesi mi?" şeklindeki soruya Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Bu söylediğiniz kişilerle ilgili, bunlara başbakanlıksa başbakanlık verdik. Bakanlıksa Dışişleri Bakanlığı, ekonomi bunları verdik. Ama insanoğlu doymuyor. İnsanoğlu öyle doyumsuz ki. Rabbimin de buyurduğu gibi 'Hem zalimdir, hem cahildir.' diyor. Bunu bizzat biz yaşadık. Mesela başbakanlık görevi verdiğimiz zat, ayrılışında bir veda konuşması yapmıştı. Ankara Kapalı Spor Salonu'nda. Ne demişti? 'Pazara kadar değil, mezara kadar beraberiz.' demişti. Diğeri bana istifasını getirdiği zaman benim yanımdaki arkadaşların, yani kifayetsiz olduğundan bahsetmişti. Senin yanındakiler ne kadar kifayetli diye sorduğumda o zaman bana cevap da verememişti. Ama ben onların gramajını biliyordum. Yani başbakanlık yapanın da diğerinin de. Onlarla beraber attığımız adımlar, yaşadıklarımızı biliyorduk."


YORUMLAR

Ordu ve Kastamonu açıklarında yoğun sondajlarımız var
haberine yorum yapın
0 YORUM